Temizlik Değil Takıntıymış!” – Obsesif Kompulsif Bozuklukla Mücadele Eden 4 Gerçek Hikâye
Takıntı Değilmiş Meğer: Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) Hakkında Bilmeniz Gerekenler
“Her şeyi simetrik yerleştirme isteği”, “kapıyı kilitlediğinden emin olamayıp defalarca kontrol etmek”, “temizlikte bir türlü içi rahat etmemek”… Bunlar sana tanıdık geliyor mu? Eğer cevabın evetse, bu yazıyı dikkatlice okumanı öneririm. Çünkü bazen biz buna titizlik ya da “huy meselesi” diyoruz ama işin aslı başka olabilir: Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB).
OKB Nedir?
Obsesif Kompulsif Bozukluk, kişinin istemediği hâlde zihnine gelen tekrarlayan düşünceler (obsesyonlar) ve bu düşünceleri yatıştırmak için yaptığı tekrarlayıcı davranışlarla (kompulsiyonlar) karakterize bir ruhsal bozukluktur. Kişi bu düşüncelerin saçma olduğunu bilir ama yine de engelleyemez; bu da ciddi bir iç sıkıntısına yol açar.
Vaka 1: “Ellerim Temiz Ama Ya Değilse?”
Zeynep, 26 yaşında, hemşire.
Zeynep’in elleri sürekli kuruyordu. Çalıştığı hastanede sürekli ellerini yıkıyordu ama bu yıkama bir hijyen ihtiyacından değil, içini kemiren bir korkudan geliyordu: “Ya hastalık bulaştıysa?”
Ellerini günde 60’tan fazla yıkadığı günler olmuştu. İş arkadaşları dalga geçmeye başlamış, ailesi “abartma” demişti ama Zeynep’in aklına bir kere o düşünce düştü mü, kurtulamıyordu. Tedaviyle birlikte fark etti ki mesele mikroptan değil, kontrolü kaybetmekten korkmaktı. Şimdi hâlâ dikkatli ama bu dikkat saplantıya dönüşmüyor.
Vaka 2: “Kızım Ölecek Sandım”
Ali, 38 yaşında, iki çocuk babası.
Ali terapiye geldiğinde gözleri doluydu. “Kafamın içinde bir ses kızımı camdan aşağı at diyor, ben deliriyor muyum?” diye sordu.
Hayır, Ali delirmiyordu. Kafasındaki o korkunç düşünceler obsesyondu. Hiçbir zaman yapmayacağı şeylerdi ama beynine musallat olmuşlardı. Onları uzak tutmak için evde camları bantlıyor, kızına tek başına yaklaşmamaya çalışıyordu.
Tedavi sürecinde Ali bu düşüncelerin zararsız imgeler olduğunu, onları eyleme dönüştürmeyeceğini fark etti. Şimdi kızına sarılırken korkmak yerine, içten gelen bir güven hissediyor.
Vaka 3: “Eşyalar Simetrik Olmazsa Boğulacak Gibi Oluyorum”
Gülcan, 31 yaşında mimar.
Gülcan’ın evine girdiğinizde kendinizi bir mimarlık dergisinde gibi hissedersiniz. Her şey yerli yerindedir — fazlasıyla.
Yastıkların ucu aynı hizada olmazsa kalp çarpıntısı yaşar, masadaki kitaplar 90 derece açıyla dizilmemişse uykusu kaçar. İnsanlar ona “estetik takıntısı” derdi ama bu onun hayatını tüketiyordu. Çünkü bir şeyin “eğri” durması, beyninde “bir felaket olacak” hissini tetikliyordu.
Bilişsel Davranışçı Terapi sayesinde Gülcan, eşya yerleştirmek yerine duygularıyla çalışmayı öğrendi. Şimdi her şey eskisi kadar mükemmel değil ama ruhu daha huzurlu.
Vaka 4: “Kuran’a El Sürüp Sürmediğimi Unutuyorum”
Hasan, 44 yaşında, imam.
Hasan Bey terapiye geldiğinde “Allah’a karşı suç mu işliyorum?” diye soruyordu. Sürekli abdest tazeliyor, duaları doğru okuyup okumadığını tekrar tekrar kontrol ediyordu.
Dini değerlerine bağlı biriydi ama ibadet artık huzur değil azap veriyordu. OKB’nin dini temalı şekliyle karşı karşıyaydık. Bu da en zorlayıcı formlardan biridir çünkü kişi hem korkar hem suçluluk duyar.
Hasan Bey ile yaptığımız terapiler sonucunda inancı ile takıntıyı ayırt etmeye başladı. İbadet artık onun için bir korku değil, tekrar bir huzur kapısı oldu.
OKB Hakkında Bilinmesi Gerekenler
Her titizlik OKB değildir.
OKB, kişinin günlük yaşam kalitesini bozan bir durumdur.
Genetik yatkınlık, çocukluk travmaları, stresli yaşam olayları OKB’ye zemin hazırlayabilir.
En etkili tedavi yöntemleri arasında Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) ve bazı durumlarda ilaç tedavisi yer alır.
“Yok saymakla geçmez”, ama doğru destekle kontrol altına alınabilir.
Son Söz
OKB sessizce hayatı ele geçirebilir. Kimi zaman temizlik adı altında, kimi zaman dini bir korkuyla, kimi zaman da sevdiğiniz birine zarar verme korkusuyla karşınıza çıkar. Eğer yukarıdaki hikâyelerden biri sana ya da yakınına tanıdık geldiyse, bu yazıyı bir uyarı değil, bir umut olarak gör.
Çünkü yalnız değilsin.
Ve evet, yardım var.